Siz de benim gibi bir yazı yazma tutkunu musunuz? Siz de yepyeni bir defter açıp düşüncelerinizi, hayallerinizi ve fikirlerinizi yazmanın özel bir yanı olduğunu düşünüyor musunuz? Defterler ve kalemler kendimi bildim bileli ilgimi çekmiştir ve yıllar geçtikçe oldukça büyük bir koleksiyon biriktirdiğimi söyleyebilirim.
Benim için defterler, hatırlatıcılar ve yapılacaklar listesi yazacağım bir yerden daha fazlasıdır. Kendimi ifade etmenin, yaratıcılığımı ortaya çıkarmanın ve duygularımı fark etmemin bir yoludur. Sıcacık bir kahveyi, mırıldayan yumuşacık bir kediyi, yeni biçilmiş çimen kokusunu ve pembe turuncu bir gün batımını ayrı tutunca, yepyeni bir defterin sayfalarını kendi düşüncelerim ve karalamalarımla doldurmayı sevdiğim kadar başka hiçbir şeyi sevmiyorum diyebilirim.
Peki bu kadar sevdiğim defterlerin nesi var? Kağıdın dokusu mu, kapağı mı, cildi mi, kalemin sayfada kayma hissi mi yoksa her sayfası kullanılmış bir defter görmenin verdiği tatmin mi? Elle yazma eyleminde kesinlikle büyülü bir şey var. Bunun nedeni, belki de elle yazmanın klavyede yazmaktan daha kasıtlı ve düşünceli bir süreç olmasıdır. Elle yazarken, yavaşlamalı ve her kelimeyi ve kalemin her vuruşunu düşünmelisiniz. Hatalarınızı silmek için geri silme tuşu yok, bu yüzden kelimeleri daha dikkatli seçmeli ve hep anda olmalısınız.
Elle yazmak ayrıca daha kişisel ve samimi bir deneyimdir. Bir deftere yazdığınızda, düşüncelerinizin ve duygularınızın fiziksel bir kaydını bırakmış olursunuz. O anda kim olduğunuzun somut bir hatırlatıcısıdır ve bundan yıllar sonra geriye dönüp baktığınızda nasıl hissettiğinizi hatırlayabileceğiniz kişisel bir kayıttır.
Elbette, sevdiğiniz defteri bulmak, yazma deneyimi için çok önemlidir. Sade ve basitten, dekoratif ve süslüye kadar pek çok farklı türde defter var. Bazılarımız spiral ciltli defterleri tercih ederken, bazılarımız ciltli defterleri sever. Kimimiz noktalı ya da çizgili kağıtları sever, kimimiz ise boş sayfaları tercih eder.
İşte benim Lopapen yolculuğum da böyle başladı. Yedi Renkli Çiçeği arayan Lulu ve Altın Şehri arayan Esteban gibi :) Bu yolculuk süresince bazen aradığım defteri buldum, çoğu zaman ise bulamadım. Bazen yazmaya kıyamadım, çoğu zaman tamamen bitirmeden bir başkasına başladım. Hemen hemen her markadan bir defterim oldu. Bazılarını yatağımın başucuna, masamda baş köşeye koydum, bazılarını çantamda taşıdım. Benim aldıklarım azmış gibi bir de arkadaşlarım hediye olarak defterler verdiler. Bu yolculukta çok sayıda İlham Perim oldu. Onlarla doğru zamanda ve doğru yerde karşılaştım ve bana yolu gösterdiler. Hepsine çok müteşekkirim. Sonra bir gün kendimi Matbaacılar Sitesinden bagajımda, daha önce hayalini kurduğum, içeriğini yazdığım, görünüşlerini çizdiğim defterlerle, 3 koli MMXX Master Plan ile çıkarken buluverdim.
Nihayetinde ne tür bir defter tercih ederseniz edin, elle yazma eylemi güçlü ve dönüştürücü bir deneyimdir. Düşüncelerinizi netleştirmenize, duygularınızı işlemenize ve yaratıcılığınızı serbest bırakmanıza yardımcı olabilir. Halihazırda bir dizüstü bilgisayar tutkunu değilseniz, denemenizi tavsiye ederim. Kim bilir belki de yazı yazma eylemine aşık olursunuz. Ben yazarak bir hayalimi gerçekleştirdim, neden siz de başarmayasınız.
Bence defterler bir yazarın en iyi arkadaşıdır. Düşüncelerimiz ve duygularımız için boş bir tuval sunarlar ve kendimizi kişisel ve samimi bir şekilde ifade etmemize izin verirler. İster deneyimli bir yazar olun, ister yeni başlıyor olun, iyi bir defter, yaratıcılığınızı ortaya çıkarmak ve fikirlerinizi yakalamak için gerekli bir araçtır. O yüzden haydi şimdi sevgiyle tasarladığım defterlerden en sevdiğinizi seçin, onu en sevdiğiniz kalem ile buluşturun ve hayal gücünüzü serbest bırakın.
Çok sevgiler,
Pınar
Comments